Maliye Postası Dergisi
SULH YOLU İLE TAHSİLİNDEN VAZGEÇİLEN ALACAK DEĞERSİZ ALACAK OLARAK DİKKATE ALINIR MI?
Mustafa Hakan ALEMDAROĞLU
Vergi sistemimizde kazançların vergilendirilmesi tahakkuk veya tahsil esaslarına göre yapılmaktadır. Ticari ve zirai kazancının vergilendirilmesi tahakkuk esası geçerli olup işlemin tahakkuk etmesi beyan için geçerli ve yeterli şarttır. Beyanlara aktarımı için tahsil şartı aranmamaktadır. Günümüzde mükellefler müşteri portföylerini korumak ve geliştirmek için genellikle vadeli işlemlerle satış yapmaktadır. Ticari ve zirai kazanca tabi mükellefler vadeli satış işlemlerinde satış işleminin gerçekleştiği yani kazancın tahakkuk ettiği dönemle beyanlarına yansıtması gerekmektedir. Tahakkuk eden, muhasebeleştirilen ve beyanlarına intikal ettirilen bazı satış işlemlerinin tahsilatında sorunlar yaşanabilmektedir. İlgili sorunları ortadan kaldırabilmek için kanun koyucu tarafından VUK’un 322. maddesinde “Değersiz Alacaklar” müessesesi getirilmiştir. Sulh yoluyla yani iki tarafında anlaşmasıyla ticari veya zirai kazanca tabi mükellefin alacağında vazgeçmesi durumunda değersiz alacak hükmünün uygulanıp uygulanmayacağı aşağıda açıklanmaya çalışılacaktır.
DEĞERSİZ ALACAKLARIN AÇIKLANMASI VE YASAL DÜZENLEME
Değersiz alacaklarla ilgili yasal düzenleme 213 sayılı Vergi Usul Kanun’un(1) “Alacaklarda ve Sermayede Amortisman” bölümünde yer al¬maktadır. İlgili Kanun maddesinde kazai bir hükme veya kanaat verici bir vesikaya göre tahsiline artık imkân kalmayan alacakların değersiz alacak olduğu, değersiz alacakların, bu mahiyete girdikleri tarihte tasarruf değerlerini kaybedecekleri ve mukayyet kıymetleriyle zarara geçirilerek yok edileceği, işletme hesabı esasına göre defter tutan mükelleflerin de bu madde hükmüne giren değersiz alacaklarını gider kaydetmek suretiyle yok edecekleri hüküm altına alınmıştır.
Kanun koyucu tarafından ticari ve zirai kazanca tabi mükelleflerin değeriz alacak uygulanmasından yararlanabilmesi kanun koyucu tarafından belli şartlar bağlanmıştır.
➢ Değersiz alacak hakkı tahakkuk esasının geçerli olduğu ticari ve zirai kazanç mükelleflerine tanımlanmıştır. Tahsil esasının geçerli olduğu mükellefler tahsil ettikleri kazançlarını beyan edecekleri için değersiz alacak müessesinin işletilmesine gerek kalmayacaktır. Tahakkuk eden ve beyanlarına yansıtılan alacağın ilerleyen dönemlerde kazai bir hükme veya kanaat verici bir vesikaya göre tahsilinin imkânsız hale gelmesi durumunda söz konusu alacak değersiz alacak olarak değerlendirilip gider kayıtlarına intikal ettirilebilecektir.
➢ Değersiz alacak olarak dikkate alınması gereken kazancın ticari veya zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesiyle alakalı olması gerekmektedir. İşletmeyle ilgili olmayan, işletme ortaklarının şahsi alacakları ile ilgili olan veyahut hatır senetlerinden doğan alacakların değersiz alacak olarak değerlenmesi mümkün olmayacaktır.
➢ Değersiz alacak olarak dikkate alınan alacağın yasal defterlere intikal ettirilmiş ve beyanlarına yansıtılmış olması gerekmektedir. Kayıtlara ve beyanlara intikal ettirilmeyen alacağın değersiz alacak olarak dikkate alınması mümkün olmayacaktır. Gelir hesaplarına yansıtılmayan bir alacağın daha sonra gider olarak dikkate alınması söz konusu olmayacaktır.
➢Yasal düzenlemeye göre alacağın tahsil imkanının kalmadığının, kazai bir hükümle veya kanaat verici bir vesika ile tevsik edilmesi gerekmektedir. Kazai bir hükümden anlaşılması gereken, alacağın tahsili için kanun yollarına başvurulmuş olması, icra takibinin yapılmış bulunması, bu müracaatlar ve takipler sonunda, alacağın ödenmeyeceğine hakim tarafından hükmedilmiş olması; kanaat verici vesika teriminden ise ödemeyi imkansız hale getirmiş hal ve sebepler sonucu ortaya çıkmış belgeler anlaşılması gerekmektedir. Alacağın tahsil güçlüğünün objektif ve inandırıcı belgelerle ortaya konması değersiz alacak uygulaması bakımından önem arz etmekte olup, kanun koyucu tarafından da, değersiz hale geldiği ileri sürülen alacağın ciddi olarak takip edildiğine ilişkin çabaların kazai bir hüküm veya kanaat verici bir vesika ile tevsiki öngörülmüştür.
Vergi hukuku uygulaması bakımından kanaat verici vesikalara örnek olarak aşağıdaki belgeler sayılabilir;
*Borçlunun herhangi bir mal varlığı bırakmadan ölümü veya Medeni Kanunun 31 ve izleyen maddelerine göre mahkemelerce borçlu hakkında verilen gaiplik kararı ve mirasçıların da mirası reddettiklerine dair sulh hukuk mahkemelerince verilmiş bulunan mirası red kararı,
*Borçlu aleyhine alacaklı tarafından açılan davayı borçlunun kazandığına dair mahkeme kararı,
*Mahkeme huzurunda alacaktan vazgeçildiğine ilişkin olarak düzenlenmiş belgeler,
*Alacaktan vazgeçildiğine dair konkordato anlaşması,
*Borçlunun dolandırıcılıktan mahkûm olması ve herhangi bir mal varlığı bulunmadığını belgeleyen resmi evrak,
*Borçlunun adresinin saptanamaması nedeniyle icra takibat dosyasının kaldırıldığını ve yasal süresi içerisinde yenileme talebinde de bulunulmadığını gösteren icra memurluğu yazısı,
*Gerek doğuşu gerekse vazgeçilmesi bakımından belli ve inandırıcı sebepleri olmak şartıyla alacaktan vazgeçildiğini gösteren anlaşmalar,(Alacaklının tek taraflı irade beyanı ile alınmasından vazgeçilen alacakların, değersiz alacak olarak zarar kaydı mümkün değildir.)
*Ticaret mahkemesince borçlu hakkında verilmiş ve ilgili masa tarafından tasfiyeye tabi tutulmuş bulunan iflas kararına ilişkin belgeler.
SULH YOLU İLE TAHSİLİNDEN VAZGEÇİLEN ALACAĞIN DEĞERSİZ ALACAK OLARAK DİKKATE ALINMASINA İLİŞKİN DEĞERLENDİRME
